Bazı aile hukuku ihtilafları tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği işlerdendir: Örneğin; nişanın bozulmasından doğan davalar, mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan talepler (katılma alacağı, katkı payı alacağı, değer artış payı alacağına ilişkin parasal talepler), boşanma kesinleştikten sonra ileri sürülebilen tazminat, eşler arasındaki nafaka talepleri ve ziynet eşyası alacağı davası gibi mali konulara ilişkin uyuşmazlıklar mevcut 6325 sayılı HUAK kapsamında arabuluculuğa elverişlidir.
Diğer taraftan bir hukuki durumun kurulması, kaldırılması veya değiştirilmesi için davacının tek taraflı iradesinin yeterli olmadığı veya bu konuda tarafların anlaşmasının mümkün olmadığı, bunun ancak bir mahkeme hükmü ile sağlanabildiği durumlar arabuluculuğa elverişli değildir. Bu kapsamda, boşanma, evliliğin butlanı, soybağının tespiti, velayetin kaldırılması, kişisel ilişki tesisi gibi davalarda sonuç ancak bir mahkeme hükmü ile doğacağından, bu davalar bakımından arabuluculuk faaliyeti ile anlaşma sağlamak mümkün değildir.
Arabuluculuğa elverişli olan aile hukuku uyuşmazlıklarında özellikle parasal taleplerle ilgili konularda arabuluculuk yoluna başvurulması dava yoluna göre çok daha hızlı ve ekonomik olduğu gibi özellikle mahremiyetin önemli olduğu durumlarda tarafların menfaatlerine en uygun hukuki süreçtir.
